Güneş ışınları; gözle görülen ışınlar, kızılötesi ışınlar, gözle görülemeyen morötesi ışınlar olmak üzere üç gruba ayrılıyor. Ultraviyole ışınları morötesi ışınlar olarak adlandırılıyor.
Bu ışınların neredeyse yarısı atmosfer tarafından emilir. Atmosferi geçen Ultraviyole ışınları Dünya üzerinde etkisini gösterir.
Ultraviyole ışınlarının türleri ve etkileri
Ultraviyole ışınlar; Ultraviyole A, Ultraviyole B, Ultraviyole C olmak üzere üçe ayrılır.
Ultraviyole A ışınları, Dünyadaki Ultraviyole ışınlarının %95’ini oluşturur. Bu ışınlar en uzun dalga boyuna sahip olan ışınlardır ve ozon tabakasından geçerek Dünyaya ulaşabilirler.
Dermatolog Estetik ve Getat Hekimi Dr. Aylin Sema Aksu, “Özellikle cilt, göz merceği ve retinaya ulaşabilen Ultraviyole A ışınları; ciltte deriye renk veren melanin pigmentini etkiler ve melaninde artışa neden olarak ciltte koyulaşma ve lekelenmeye neden olur. Göz merceğini etkiler. Katarakta neden olur ve retinayı etkiler. Retina yanıklarına neden olabilir.” diyerek şu bilgileri aktarıyor:
“Ultraviyole B ışınları, daha kısa dalga boyuna sahiptir ve atmosferden geçerken ozon tabakası tarafından emilmesine rağmen yine de cildi, ciltteki melanin pigmentini yüksek oranda etkiler. Ultraviyole B ışınları ile vücutta uzun süreli geç bronzluk elde edilir.
Ultraviyole B ışınları özellikle yirmi dört saatten fazla güneş ışınlarına maruz kalındığında oluşan cilt yanıklarından da sorumludur.
Özellikle kızarıklık, ağrı, ödem ve içi su dolu kabarcıklar ve ağır güneş yanıklarına neden olabilir.
Ultraviyole C ışınları canlı yaşamını yok edici etkiye sahiptir. Özellikle gözler için oldukça zararlıdır ve ozon tabakası tarafından tamamen emilir ve Dünyamıza ulaşmaz.”
Ultraviyole ışınlarının yararları ve zararları
Ultraviyole ışınlarının sağlığımız açısından birtakım yararları olduğu gibi zararları da var. Dr. Aksu bu etkileri şöyle açıklıyor:
“Güneş ışınları özellikle vücutta D vitamini sentezinde rol oynar. Sarılık, egzama, sedef hastalığı ve raşitizm gibi hastalıkların tedavisine destekleyici tedavi olarak kullanılabilir. Diğer taraftan güneş ışığına maruz kalmada bilinen en erken etki güneş yanığıdır. Güneş etkileriyle cilt hücreleri ve cilt altı dokularda hasar, erken yaşlanma, yüzdeki damarlarda bozulma gibi bazı cilt rahatsızlıkları ortaya çıkar.
Uzun süreler Ultraviyole ışınlarına maruz kalma ve kronik etkisine bağlı olarak özellikle cilt tipi hassas olan kişilerde kanser riski taşır. Gözlerde yine katarakt dediğimiz hastalığa neden olabilir.
Ultraviyole aynı zamanda bağışıklık sistemini de zayıflatıcı etkisi vardır. Enfeksiyonlara yatkınlığı arttırır.”
Gözlerdeki kornea tabakasının ultraviyole ışınlarına karşı doğal bir bariyer oluşturduğunu söyleyen Aksu, “İnce bir tabaka olan kornea ultraviyole ışınlarını absorbe eder. Aynı şekilde göz merceği de görme işlemini yerine getiren gözün retina tabakasını korumaya yardımcı oluyor. Ancak uzun süre maruziyet sonucunda gözlerde bozukluk, korneada yanmalar, mercekte ufaklaşmalar, katarakt ve retina yanıkları görülebilir” diyor.
Cilt kanserine dikkat!
Melanom olarak adlandırılan cilt kanserine de dikkat çeken Dr. Aksu, kronik ultraviyole maruziyeti sonucu özellikle yüzün çıkıntılı bölgeleri yani kulak kepçesi, burun ucu veya kenarları, yanak çıkıntılı bölgelerinde sık görülen kabuklu kızarıklığın takip edilmesi gerektiğini belirtiyor:
“Uzun süreli görülen ve geçmeyen kabuklu kızarıklık kanser belirtisi olabilir. Tespit edildiği ilk aşamada uygun tedaviyle cilt kansere dönüşmeden tamamen normale dönebiliyor. Bu durum hasta tarafından önemsenmez görmezden gelinirse zamanla kabuklu kızarıklık şeklindeki yaranın kenarlarında kabalaşma ve ortasında ülser dediğimiz çukurlaşma başlıyor.
Bu durumu yaşayan kişi hekime gidiyor bazen kesin tanı konulamıyor kremler kullanıyor ama geçmeyebiliyor, burada 3-6 ay içinde geçmezse biyopsi alınarak teşhis konulması gerekiyor. Eğer derideki ülser önemsenmezse derinleşip yayılıyor. Etkilerin kimi deriyle sınırlı kalıyor iç organlara dağılmıyor ancak kimi de hem deride yayılıcı hem de iç organlara dağılıcı olabiliyor. Bu sebeple erken teşhis ve tedavinin önemi çok büyük.”
Ultraviyole ışınlardan nasıl korunmalı?
Güneş ışınlarının yoğunluğu cildimizi etkiliyor. Bu sebeple güneş ışınlarının etkilerinden korunmak için uygun kıyafetler giymek, koruyucu kremler kullanmak öneriliyor.
Dermatolog Aylin Sema Aksu, “Ultraviyoleden korunmanın yolları; bir takım güneş kremleri kullanmak, dışarı çıkmadan on beş, yirmi dakika önce vücudun açıkta olan yüz, kollar, el sırtı gibi bölgelere bu kremleri sürerek ve dört saatte bir yenilemektir. Ayrıca uygun giysiler giyerek cildimizi koruyabiliriz. Yine koruyucu bir başlık ile yüzümüzü güneşe karşı koruyabiliriz” diyor.
“Ultraviyole A özellikle camdan geçebilen bir ultraviyole ışını. Dolayısıyla cam kenarındaki eşyalarımızı da etkiler. Camın arkasında özellikle araç kullanırken cildimizi de etkileyebilir.
Hem erken yaşlanmaya hem DNA hasarına hem de ciltte birtakım kanserojen değişikliklere neden olabilir. O yüzden mutlaka cildinizi Ultraviyole A ya karşı korumamız gerekiyor.”
Aksu, “Ultraviyole B camdan pek geçen bir ışın değildir. Ultraviyole A konusunda uyanık olmak gerekiyor. Özellikle cilt tipi bir olan yani beyaz tenli kişilerde güneş ışınlarına ultraviyole A ya karşı sıkı tedbirler alması ve koruması lazım” uyarısında bulunuyor.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.