Asırlardır Medeniyetler Beşiğinin doğal bitki örtüsünde birbirine eşlik eden zeytin, incir, hurma ağaçları ve üzüm bağları arasında bir meyve ağacı: Nar.
“Dalda sandık asılı, içi mercan basılı” bilmecesiyle tarif edilen, yaşam, sağlık, uzun ömür, doğurganlık, bilgi, ahlak sembolü. Çeşidine göre yıl boyu yeşil kalan, yaprak dökmeyen ağacıyla ruhun ölümsüzlüğünü, bir tek narın içindeki binlerce tane fışkırmasıyla bolluk, refah, zenginlik ve bereketi simgeliyor.
Yüce Kitabımız Kur’an’da hem dünya hem Cennet nimetleri arasında sayılıyor. Nar derde deva yaşam suyuyla, kabuğundan çekirdeğine her zerresiyle bugün “süper besinler” arasında kendine yer buluyor; içerdiği pek çok besin maddesiyle çeşitli hastalıklardan koruyor, bağışıklığa destek sağlıyor.
Nar ağacı ve meyvesinin kökeni
Nar ağaçlarının anavatanı Güneydoğu Anadolu’dan başlayarak Bereketli Hilal Bölgesi boyunca Ön-Batı Asya’ya uzanıyor. Günümüzde halen; Anadolu, Suriye, İran, Irak ve Pakistan ve Afganistan’da yabani nar ağaçlarına rastlanabilmekte. Buğday gibi atalık tahılların, zeytinimsi yemiş ağaçlarının ardından ekilerek yetiştirilen en eski meyve türlerinden biri nar.
Binlerce yıl öncesinden beri İpek Yolu boyunca, İran’dan Hindistan’ın kuzeyine, oradan Çin’e, MÖ 2500’lerde Kıbrıs’a, MÖ 1500-1200’lerde ise İtalya ve Kartaca’ya yani Fenikelilere; oradan Kuzey Afrika ve Batı Akdeniz’e nar ağacı ve kültürü yayılıyor…Akdeniz, nar yetiştiriciliğinin merkezi haline geliyor.
Kadim medeniyetlerde nar
Nar meyvesi çeşitli kadim medeniyetlerde büyük değer görmüş. Kah şifa kaynağı olarak yenmiş; kah sirke ve ekşi olarak işlenmiş; kah boya, mürekkep, yağı çıkarılmış; kah meyvesi, meyve suyu, kabukları ve çiçekleri ilaç hammaddesi olmuş.
MÖ 1500 yıllarında Mısır, Kuzey Afrika, Kıbrıs, Girit, İspanya ve İtalya’da nar yetiştiriliyor. Antik Mısır’ın edebi eserlerinde, süs eşyaları ve mücevherlerde de sık kullanılan bir imge ve motif nar. Gündelik yaşamda meyve ve meyve suyu olarak tüketilmiş, deri sanayinde de kullanılmış.
Nar, bir zamanlar Mısır’da o kadar değerli olmuş ki, bazen para yerine geçmiş. MÖ 1500 Ebers Tıp Papirüsü’nde şifa kaynağı olarak nar reçete ediliyor. Orta Asya Uygur Türklerinin MÖ 1000-500’lerde Soğd halkıyla kültür alışverişi sayesinde tanıştıkları nar, yalnız bir gıda olarak değil, süsleme sanatında bereket motifi olarak da kullanılmış.
Nar, antik çağlardan beri doğal boyamada çok kullanılan bir bitki. Kökünden, gövdesinden ve çiçeğinden farklı renkler elde edilebiliyor. Nar çiçeklerinden ve ham meyvelerinin kabuğundan parlak kırmızı bir renk; meyvesinin kuru kabuklarından -derilerin sarı renge boyanmasında kullanılan- güzel bir sarı renk; ayrıca Ortaçağ’da mürekkep olarak kullanılan çok koyu bir siyah renk elde ediliyor.
Binlerce yıldır çeşitli kültürlerde yaygın olarak tüketilen kutsal olduğuna inanılan nar, çeşitli hastalıklarda ‘iyileştirici bir gıda’ olarak kabul edilmiş. Meyve kabuğundan hazırlanan özler binlerce yıldır Hint Tıbbı Ayurveda sisteminde ishal ve dizanteri için; nar taneleri ve çiçekleri ülser ve diyabet tedavisinde kullanılmış.
Mübarek bir cennet meyvesi
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ismi anılan meyveler arasında hurma, zeytin ve üzümün ardından nar da bulunuyor. Nar meyvesinin ismi hem dünya hem Cennet nimetleri arasında üç yerde geçmekte. Birinde nar; “iki Cennet meyvesi” olarak tanımlanmakta. (Rahman 55, 68). Birbirine benzer şekilde yetişen, toprak ve sudan beslenen bu meyvelerin kendi içinde binbir çeşide ayrılmasına dikkat çekilmekte.
Böylece Allah’ın her şeyi bildiğine ve gücünün yettiğine dair deliller sunulmakta. İsmi geçen meyvelerin maddi manevi faydalarına işaret edilmekte. Asıl yurt olan ahiret yurdundaki Cennet nimetlerinin bu dünyada benzerlerinin bulunduğu ancak tam karşılığının bulunmadığı açıklanmakta.
“Gökten su indiren O’dur. İşte her şeyin bitkisini onunla çıkardık. Şöyle ki; ondan (ilk önce) bir yeşil (filiz) çıkardık. Ondan da birbiriyle benzeşen ve benzeşmeyen (başak ve salkım gibi) birbiri üzerine binmiş taneler, hurma tomurcuğundan sarkmış salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarırız. (Her birinin) meyvesine önce meyvenin ilk yetiştiği sırada, bir de olgunlaştığı sırada bakın. Şüphesiz bunlarda inanan bir toplum için elbette birçok ibret vardır." (En’âm, 6/99)
“O bağlı ve bostanlı bahçeleri, tatları çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, (yaprakları ve meyveleri) birbirine benzeyen ve birbirinden farklı zeytin ve narları yaratıp yetiştiren O’dur. (Onlar,) meyve verince meyvesinden yiyin. Toplandığı ve biçildiği günde de, hakkını (öşrünü, zekât ve sadakasını) verin; fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am 6/141)
“(Bu iki cennetin) içlerinde (görülmedik) meyve, hurma ve nar vardır. O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz“ (Rahmân, 55/68-69)
Peygamber Efendimiz (SAS)’in hadisi şeriflerinde nar meyvesinin insanoğlu için faydasına vurgu yapılarak şifa yönüne dikkat çekilmekte, ayrıca gölgesinden yararlanılan bir ağaç oluşu vurgulanmakta.
Geleneksel ve kültürel kıymetiyle Nar
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.