Ecdadımız bir ömür sürecek öğrenme faaliyetinin başlangıcına ayrı bir değer vererek daima hafızalarda kalacak bir şekle büründürmüştür.
Biçim, zaman ve yeri Allah Resulünün usulü üzere düzenlenmiş, ilk örnekleri 13. Yüzyıl’a kadar uzanan bu uygulamaya “bed-i Besmele” ardından yapılan duyuru yürüyüşüne de “Amin alayı" denmiştir.
Osmanlıda çocukların okula başlaması için belirlenmiş bir yaş sınırı yoktu, çocuklar gelişim durumlarına göre, dört ila altı yaş arasında okula merasimle başlarlardı.
Çocuğun babası tarafından, eve en yakın olan mektebin hoca efendisi bir gün yemeğe davet edilir, yemekten sonra, baba evlâdını mektebe vermek isteğini belirtir, hoca efendiden "mektebe başlama" cemiyeti (töreni) günü belirlemesini isterdi.
Çocuğun mektebe başlama günü kandillere denk getirilmeye çalışılır, olmazsa pazartesi veya perşembe günü okula başlarlardı.
Mektebe başlama törenine davet için ya anne bizzat gider çocuğa da törende giyeceği kadar süslü olmayan bir süslü elbise giydirir, beraberinde götürürdü veya evin diğer çocukları, hizmetkârları akrabaları, mahalleliyi törene davete giderdi. Böylece evin küçük çocuğunun ilim âlemine attığı ilk adım cümle âleme ilan edilirdi.
Evde tatlı hazırlıklar
Tören günü, eve gelecek olan çocuklara lokma ikram etmek âdet olduğundan, o gün eve lokma dökmek için kadayıfçı esnafından biri getirilirdi.
Çocuğa iki ayrı elbise yaptırılırdı. Birincisi, her gün giydiklerinden daha değerlicesi, diğeri ise cemiyet günü giyilen, yüksek memurların resmi günlerde giydikleri elbiseler örnek alınarak hazırlanmış olan, sırmalı setre, yanları sırma zihli pantolon ve festen oluşur, fesin önüne ise kıymetli bir elmas iğne takılırdı.
Eğer çocuk kız ise, dönemin kıyafet tarzına uygun iki ayrı elbise yaptırılırdı. O gün için kadife üzerine som sırma işli ve sırma şeritli "cüz kesesi" ile altınla tezhib edilmiş, yazma elifba cüzü ve bir gümüş hilâl hazır edilirdi.
Bunların haricinde, kitap koymak için bir rahle, yüzü en iyi cins şal ile kaplanmış bir minder ve minderi rahleye bağlamak üzere aynı renkte bir şal daha hazır edilirdi.
Çocuğa özel elbiseleri giydirilir, omuzuna şal bağlanır, o da arkadaşlarını beklemek ve karşılamak üzere kapıda beklerdi. O gün mektebin diğer çocukları da güzelce giyinmiş olarak mektepte toplanırlar, sonra başta ilâhici başı çocuklar, arkalarında ilâhiciler, erkek ve kız çocukları olmak üzere sıralar halinde, düzenle çocuğun oturduğu konağa gelirlerdi. Topluca konaktan çıkılır, ilâhicilerin ilâhi okumaları eşliğinde önceden belirlenmiş sokaklardan geçilir, tekrar konağa dönülürdü. İlâhiler genellikle Yunus Emre'den seçilirdi.
Çocuk, tören öncesi evliya türbelerine götürülürdü. İstanbul'da ise Eyüp Sultan muhakkak gidilen, kendisi gibi olmak Allah’tan niyaz edilen, hürmetine ilmin ihsanı talep edilen yerlerin başında gelirdi. Tabiî zihin açıklığı, idrak kuvveti talebi de duaların arasında yer alırdı.
Eve dönüldüğünde çocuğun "Bed-i Besmelesi" için hazırlanan odaya babası ve diğer davetliler girer, yerlerini alırlar, hoca efendi ise oda kapısının karşısında serili bulunan, sırma saçaklı seccâde üzerine konulmuş ipek yüzlü mindere oturur, alayda önde giden rahle ve önüne serilen minder de çocuğun oturması için serilirdi.
Diğer çocuklar da odanın dışına serilmiş sırma saçaklı kırmızı minderlere oturtulurdu. Odaya buhurdanlıklar konur, amber veya od ağacı yakılırdı. Güzel kokular arasında, çocuğun elifba cüzü, kesesinden çıkartılarak rahlenin üzerine konur, hoca efendi çocukla beraber, "Besmele-i Şerif"i okuduktan sonra yine beraberce "Rabbi yessir, vela tuassir, Rabbi temmim bilhayr" okur, üçer kere de "Rabbi zindeni ilmen" dedikten sonra çocuk elifba cüzünü okumaya başlardı. İlk sahifeden sonra Hoca efendi, "Rabbi ilmü kabzını müzdat eylesin" dediğinde bütün çocuklar yüksek sesle "Amin!" derlerdi.
Duanın sona ermesiyle beraber çocuk yerinden kalkar, önce hoca efendinin, babasının ve hazır bulunanların ellerini öper, onlar da hayır dualar ederlerdi. Çocuğun anne ve babası da hoca efendiye, süslü bir bohça içerisinde iki top kumaş, bir bel şalı ve çuha ile bir kırmızı atlas kese içerisinde uygun miktarda para verirdi.
Böylelikle "Bed-i Besmele" merasimi son bulurdu.
'Bed'-i besmele' veya 'âmin alayı' merasimi, günümüzdeki okuma bayramlarına benzer ama okuma bayramı bir ödül Bed-i besmele ise bir teşviktir ve başlangıçtır.
Okula gitmek istemeyenleri bile ikna edebilecek bir teşviktir. Bu merasim çocuklarda okuma, anne ve babalarda ise, okutma arzusunu tetikler. Bu merasimlere verilen büyük ehemmiyet, İslâmî terbiye anlayışında mektebe, ilme, talebeye, talep etmeye ve öğretmenlere verilen değeri ortaya koyan, bunu topluma duyuran, yaygınlaştıran, çocuklara ilimle elde edecekleri mertebeleri gösteren ve sevdiren mübarek ve sevimli bir uygulamadır.