Ramazan ayının gölgesinin üzerimize düştüğü bu mevsimde, bebek bekleyen anne adayları ve henüz doğmuş bebeğini kendi sütüyle besleyen anneler oruç tutma kararında rehberlik ihtiyacı hissediyor.
Fıkıh, Kadın-Doğum ve Çocuk uzmanlarının ortak konusu olan bu konuyu Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Saliha Eroğlu Akra.media için değerlendirdi:
Ramazan orucu aklı başında ve buluğa ermiş, bir zarureti bulunmayan her inançlı insan için farz hükmünde olan bir ibadet. Fıkıh kaynakları bebek bekleyen müstakbel anneler ve bebeğini anne sütüyle besleyen anneler için bir ruhsata şu şekilde işaret ediyor:
“Kendisi oruca dayanabilecek ve çocuğu da etkilenmeyecek ise gebe ve çocuk emziren hanımlar oruç tutabilirler. Gebe veya emziren hanımlardan kendilerine veya bebeklerine zarar gelmesinden korkanlar ise oruç tutmayabilirler”. Nitekim bu ruhsatı destekleyen hadîsi şerifler de bulunuyor.(Nesâî, Sıyâm, 52; 62; İbn Mâce, Sıyâm, 12)
Zaruri durumun geçmesinin ardından hanımlar oruç tutamadıkları gün sayısı kadar kaza orucu tutabilmekte. Dolayısıyla ömrün bu özel ve kıymetli döneminde oruç tutup tutmamak annenin yahut anne adayının vereceği bir karar. Bu süreçte tercihte bulunurken hekimiyle istişare etmesi de önem arz ediyor.
Müstakbel anneler
Bebek bekleyen anne adayları, kendilerini takip eden kadın doğum uzmanına muayene olarak görüş alabilir. Gebeliğin evresi, gebenin nasıl hissettiği, orucun hangi mevsimde tutulacağı değerlendirilir. Sağlık durumlarının uygun olması halinde gebeler oruç tutabilirler. Mutlaka sağlıklı ve yeterli beslenme programına uymaları tavsiye edilir.
Diğer yandan aşırı bulantı ve kusma şikayetleri bulunan, erken doğum riski taşıyan, erken hipertansiyon ve şeker hastalığı (Tip 2 diyabet) gibi kronik rahatsızlıkları bulunan gebeler için oruç tutmak risk arz eder.
Gebeliğin ikinci ve üçüncü trimesterlerinde bebek büyüdüğünden rahim mideye baskı yapar. Açlık hali veya öğünlerde hızlı ve aşırı yeme reflüyü arttırabilir. Hafif ve aheste yemek bu durumu bertaraf edebilir. Gebelerde tansiyon düşüklüğü, göz kararması, baş dönmesi gibi durumlar oruçluyken artabilir.
Bebeği nasıl etkiler?
Gebelikte oruç tutmanın bebeğe zararlı olup olmadığı yönünde çelişkili yayınlar bulunuyor.
Uzun yaz aylarında susuzluk tansiyon dengesini bozabilir. Sıvının az alınması idrar yolları enfeksiyon riskini arttırır. Oruç tutan gebelerin muayenelerinde bebeğin amnios sıvısı ultrasonla kontrol edilir, gerekirse oruca ara verilir. Annenin yetersiz kalori almasıyla bebeğin kilo alması yavaşlayabilir. Annenin yüksek kalorili, basit karbonhidratlı besinlere ağırlık vermesiyse yatkınlığı bulunanlarda gebelik diyabeti gibi bir dizi hastalığa kapı aralayabilir ve müstakbel bebeğin gelişimsel ve metabolik sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Bebeğini anne sütüyle besleyenler
Her bebek ve her anne özel; anne sütü ise başlı başına bir mucize ve bileşimi bebeğe ve dönemine özel. Bebeğin ilk 6 ay boyunca yalnızca anne sütüyle beslenmesi önerilmekte. Oruç; sıvı alımının azalmasına ve buna bağlı olarak anne sütünün azalmasına neden olabilir. Emziren anneler oruç tutma kararları hakkında çocuk doktoruna danışabilir. Emziren annenin süt miktarının veya kalitesinin azalması, bebeğin yeterince kilo alamaması, bezini günde dörtten az ıslatması durumunda oruca ara verilebilir.
Oruç tutmayı tercih edenlere tavsiyeler:
1. Gebelik ve emzirme dönemine özgü sağlıklı ve dengeli beslenme tercih edilebilir.
2. Oruçluyken sıcak havada dışarda kalmamaya, yorulmamaya dikkat edilebilir.
3. Gebelik ve emzirme döneminde günlük su ihtiyacı diğer dönemlerden fazladır. İftar sahur aralarında bol bol yudum yudum su içmeye özen gösterilebilir.
4. Sıvı ihtiyacı suyun yanı sıra bitki çayları ve şekersiz meşrubatlarla da giderilebilir. Gebelik ve emzirme döneminde Ihlamur, papatya, rezene, kuşburnu gibi bitki çaylarına günde iki fincana kadar izin verilirken adaçayı gebelikte önerilmemekte.
5. Şekersiz ev yapımı hoşaflar, nane ve tarçın gibi aromatik bitkilerle zenginleştirilmiş şerbetler de sıvı ihtiyacını gidermek üzere tercih edilebilir.
6. İdrar söktürücü etkisiyle susuzluğu artıran siyah çay, yeşil çay ve kahveye bu dönemde ara verilebilir.
7. Sahurda aşırı tuzlu, baharatlı yememeye; aşırı şeker ve yağdan kaçınmaya gayret edilebilir.
8. Besin değeri yüksek ve tok tutacak gıdalara yönelebilir. Mesela sahurda yumurta ve yoğurt gibi tok tutan protein kaynakları zeytin, yeşillik ve taze kuruyemişle desteklenebilir. İftarda et yemeğinin yanına salata ve zeytinyağlı sebzelere yer verilebilir.
9. Glisemik indeksi düşük olan karbonhidratlar diğerlerine tercih edilebilir. Yulaf, fasulye, bezelye, havuç bunlara örnek verilebilir.
10. Takip eden hekimin önerdiği vitamin ve mineral desteklerinden faydalanılabilir.
11. Hamileliğin ilerleyen döneminde oruçla tetiklenen mide yanması ve ekşimesi gibi şikayetler için iftarda hafif ve yavaş yenmesi, öğüne çorba ile başlanması iyi olur.
© İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.